Atina’da Mutlaka Yapılması Gereken 40 Şey

Atina’da geçirdiğiniz süre ne olursa olsun Akropolis olmayan bir Atina ziyareti eksik kalacaktır. Atina’daki bu kutsal tepe ve ikonik Pantheon Tapınağı’nın tarihi binlerce yıl eskiye dayanır.

Burada müze girişleri için satılan biletlerden çok girişli olanı tercih edip yakınlardaki Antik Agora ve Keramikos Mezarlığı gibi arkeolojik bölgeleri de ziyaret etmenizi öneririz. Sadece Akropolis’i ziyaret etmek isterseniz, buraya özel satılan tekli biletlerden de satın alabilirsiniz.

Yoğun turist kalabalığından kaçmak için Akropolis’i günün erken saatlerinde ziyaret etmek tavsiye edilir. Ayrıca buraya gelmişken sırasıyla Akropolis, Antik Agora ve Plaka Meydanı’nı takip eden güzel bir yürüyüş rotası belirlemek de önerilenler arasındadır.

Akropolis Müzesi Atina’daki belki de en önemli müzedir. Akropolis bölgesinden toplanmış 3000’den fazla sanat eserine ev sahipliği yapan bu müze aynı zamanda eşsiz bir Akropolis manzarasına sahiptir. Müze gezme yorgunluğunu atmak için Akropolis Müzesi’nin kafesinde eşsiz manzaraya karşı bir kahve molası verebilirsiniz.

Ulusal Arkeoloji Müzesi Atina’daki sayıca en çok sayıda sanat eserine ev sahipliği yapan müzedir. Tarih öncesi antik çağdan günümüze kadar uzanan bir zaman diliminden 20.000’in üzerinde parçaya ev sahipliği yapan bu büyük müze aslında Akropolis Müzesi kadar önemli bir müzedir.

Avrupa’nın en büyük stadyumlarından olan Panathenaic Stadyumu aynı zamanda ilk modern Olimpiyat Oyunları’nın da evidir. Bu yönüyle anıtsal bir değer taşımaktadır. Bu stadyumun bir diğer önemli özelliği de dünyada tamamı mermer ile inşa edilmiş ve 60.000’den fazla izleyici kapasitesine sahip olan tek stadyum olmasıdır.

1868 yılından beri sürdürülen bir gelenek olan Muhafız Değişimi, Atina’da oldukça popüler bir turist aktivitesidir. Yunan Parlementosu önünde yapılan bu değişimi izlemek için sabah saatlerini tercih etmeniz tavsiye edilir.

Akropolis’ten dümdüz aşağı indiğinizde Moastiraki Pazarı’na ulaşırsınız. Çeşit çeşit hediyelik eşya ve ikinci el eşya dükkanlarıyla dolu olan bu pazar bir günün öğleden sonrasını tamamen harcayabileceğiniz büyüklüktedir. Farklı ya da yenilenebilir hediyelik eşyalar arıyorsanız bu aradıklarınızı Adrianou Caddesi’nde bulabilirsiniz. Ayrıca bu bölgede biraz soluklanmak ya da Yunan mutfağı lezzetlerini tatmak için oturabileceğiniz birçok güzel restoran ve kafe bulunur.

Atina’nın en yüksek tepesi olan ve aslında bir dağ olan Lycabettus Tepesi, Atina’da ziyaretçilere en güzel şehir manzarası sunan yerlerdin biridir. Yunan mitolojisinde büyük öneme sahip bu tepede manzaranın keyfini çıkarırken Lycabettus Dağı’nın mitolojide geçen hikayelerini okuyarak sohbete dalabilirsiniz.

Dünyanın en büyük tapınağını inşa etme iddiasıyla yapımına M.Ö 6. yüzyılda başlanan ve M.S 2. yüzyılda bitirilen Olimpos Zeus Tapınağı bugün ne yazık ki eski görkemini korumuyor. Milattan sonra 3. yüzyılda, yapımından yalnızca 100 yıl sonra, işgal sırasında tahrip edildi ve büyük ihtimalle hiç onarılmadı. Yine de bugün bölgede Zeus Tapınağı’ndan kalan kalıntılar bile oldukça büyüleyici.

Atina gezisi sırasında dinlenmek için durabileceğiniz tek yer elbette kafe ve restoranlar değil. Ulusal Müze’nin güzel manzaralı bahçesi üzerinize çöken yorgunluğu atmak için eşsiz bir yerdir. Şehrin ortasında yer alan bu bahçede doğanın keyfini çıkarmadan Atina’dan ayrılmayın.

Akropolis’in güneyinde yer alan Dionisos Tiyatrosu Yunan tragedyalarının ilk sahnelendiği yerlerden biridir. Ünlü tragedya yazarları Sophocles ve Euripides’in oyunlarının sergilendiği bu amfi tiyatronun milattan önce 160-174 yılları arasında inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Ziyaretçilerine gündüz oldukça pitoresk manzaralar sunan Plaka Mahallesi’nin, Atina’da gece hayatı en canlı olan bölge olduğunu söyleyebiliriz. Burada Roma Agora’sını ziyaret edebilir, büyüleyici sokakları keşfe çıkabilir ya da güzel tavernalardan birinde Yunan mutfağının tadını çıkarabilirsiniz.

1930 yılında Antonis Benakis tarafından kurulan bu müze tarih öncesi dönemden günümüze kadar olan dönemden Yunan kültürüne ait binlerce parçanın sergilendiği bir müzedir. Bu müze aynı zamanda Asya, Osmanlı ve İslam eserlerinin sergilendiği uydu müzelere de sahiptir.

Plaka Mahallesinde yer alan Benizelos Köşkü, Atina’daki en eski evdir. 16-17.yüzyıllar arası aristokrat Angelos Benizelos ve ailesinin evi olarak inşa edilen bu köşk, Osmanlı dönemi öncesi Yunan aristokrasi yaşamına dair önemli bir örnektir.

Yunan kültüründe yemek oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden Yunan mutfağı lezzetlerinin tadılmadığı bir Atina seyahati, bir yanıyla hep eksik kalır diyebiliriz. Zeytinyağlılardan sokak lezzetlerine, sert kahvelerden ünlü Yunan kahvaltısına kadar birçok farklı lezzeti bir rehber eşliğinde denemek isterseniz Atina’da bir yemek turuna katılmanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Monastiraki ve Akropolis arasında yer alan Agora Yunanca’da pazar yeri anlamına gelir. Adının anlamını taşır bir şekilde antik zamanlarda şehrin meydanı olarak kullanılan Agora, ünlü filozof ve tragedya yazarlarının doğum yeri olarak bilinir.

Bugünkü anlamında değerlendirdiğimizde Hadrian bir kütüphaneden çok bir çalışma alanı olarak görülebilir. Milattan önce 132 yılında inşa edilen bu kütüphaneden geriye ne yazık ki kalıntıdan başka bir şey kalmamış. Yine de Monastiraki bölgesinde yer alan bu oldukça tarihi bina görülmeye değer.

Atina sokaklarında dolaşırken klasik grafitiden modern sokak sanatı trendlerine kadar birçok şey zaten gözünüze çarpacak. Şehrin bu konuda özellikle birçok örneğe sahip olan bölgesi Plaka’da rehberler eşliğinde sokak sanatı turuna katılabilirsiniz.

Atina seyahati için en uygun zamanlardan biri yaz mevsimidir. Eğer seyahatiniz sıcak havalara denk geldiyse şehir merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki plajlardan en az birini mutlaka denemelisiniz.

Atina’nın şehir merkezi olarak kabul gören Syntagma Meydanı aynı zamanda oldukça eski bir meydandır. Panatheaic Stadyumuna oldukça yakın olan bu meydanda en azından bir tur atıp güzel fotoğraflar çekmek isteyebilirsiniz.

Atina sadece şehir merkezi olarak değil, günübirlik ziyaret edilebilecek pek çok cazibe merkezine yakınlığıyla da ünlü bir turist destinasyonudur. Atina’dan yapılabilecek günübirlik seyahatlerin başında Delphi Kehaneti’ne ev sahipliği yapan Delphi gelir. UNESCO’nun Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu bölgede ayrıca Delphi Arkeoloji Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Tepeler boyunca yer alan Peloponnese, Epidaurus ve Mycenae’ye uğrayabilir; Agamemnon ve Odyssey’in gömüldüğü yerleri görebilirsiniz.

Elbette Atina’yı kışın ziyaret etmenin de bazı avantajları var. Bunlardan bize göre ilki, Yunanistan’ın ünlü karnavalı Apokries’e katılmak. Ülkenin her şehrinde karnaval boyunca kostümlü yürüş ve dans eğlenceleri düzenlenir. Atina’yı Şubat- Mart ayları arası ziyaret edecekseniz bu karnavala katılabilirsiniz.

Kiklad Sanat Müzesinde, Ege denizi adalarında yaşamış bir uygarlık olan Kiklad Uygarlığına ait eserler sergilenmektedir. Bizans ve Kıbrıs esintileri taşıyan eserlere de ev sahipliği yapan bu müze ziyaretçilerine karma bir sergi sunar. 3000’in üzerinde sanat eseri sergilenen müze 1989 yılında kurulmuştur.

Komagene Krallığı prensi Filopappos adına inşa edilmiş olan bu anıt Filopappos Tepesinde’dir. Ölümüyle Atina’yı büyük bir yasa boğan bu prens için milattan sonra 119 senesinde bu anıt inşa edilmiştir. Oldukça görkemli bir yapı olan Filopappos Anıtı popüler turist rotalarında olmasına rağmen Atina’nın önemli tarihi yapılarındandır.

İsa’nın yol arkadaşı olarak seçtiği on havari Hıristiyan dini ve kültüründe önemli bir yer kaplar. Kutsal havariler için dünyanın pek çok farklı şehrinde kiliseler inşa edilmiştir. Bu kiliselerin en eski örneklerinden olan ve Bizans mimarisi özellikleri taşıyan Atina Kutsal Havariler Kilisesi özellikle mimari ile ilgilenen turistler için ilgi çekici bir rota olacaktır.

Atina şehir merkezine 22 kilometre uzaklıkta olan bu doğal güzelliğe araba ya da taksi kullanarak rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Aslında jeolojik bir oluşum olan Vouliagmeni Gölü plaj olarak kullanılıyor diyebiliriz. Deniz ve güneşin tadını çıkaracağınız bu göldeki suyun ayrıca sağlık için de oldukça faydalı olduğu söyleniyor. Atina şehir merkezinden uzaklaşmayı düşünüyorsanız, hem sağlık hem yaz turizmi için Atina’nın önemli merkezlerinden olan Vouliagmeni Gölü kesinlikle görmeye değer bir doğa harikası.

Akropolis’in kuzey batısında yer alan Kerameikos Mezarlığı antik şehrin hem içi hem dışına yayılan geniş bir alandır. 1870-1913 yılları arası yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan bu mezarlık, Yunan arkeoloji tarihi için oldukça önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor. Büyük ölçüde kalıntı olarak gözüken bu mezarlık ziyareti, tarih meraklıları için oldukça ilgi çekici bir aktivite olabilir.

Atina’da Yunan mutfağı lezzetlerini denemek için bir sürü farklı tarzda restoran ve kafe bulabilirsiniz. Ancak Akropolis ve şehir manzarası eşliğinde bir şeyler yemenizi ya da içmenizi mutlaka öneririz. Bunun için Atina’da bolca bulunan teras barlardan birini tercih edebilirsiniz.

Atina şehir merkezinin etrafı onlarca tatlı sokakla çevrilmiştir. Atina’nın şehir dokusunu hissetmek için bu sokaklardan birinde yürümek birçok gezi rehberinde tavsiye edilir. Bizim önereceğimiz sokak ise, şemsiyeli sokak olarak da bilinen, Pittaki Sokağı. Birçok güzel restoran ve kafeye ev sahipliği de yapan bu sokakta yürürken gözünüze çarpan bir kafede oturabilir, bol bol fotoğraf çekimi yapabilirsiniz.

Yunan kültürünün ünlü alkollü içkisi deyince herkesin aklına ilk ouzo gelir. Ancak aslında Yunanistan’ın, tarihi ouzodan da önceye dayanan bir likör kokteyli vardır. Anasonsuz rakı benzeri bir içecek olan tsipouro, bal, çubuk tarçın ve karanfil katılarak hazırlanan bu kokteyl kulağa biraz ağır gelse de Atina’ya gitmişken bu içkiyi denemeden dönmeyin deriz. Özellikle de Atina’yı kışın ziyaret ediyorsanız.

Monastiraki ve Plaka arasında yer alan Anafiotika Mahallesi, adını Anafi Adasından alıyor. Çoğunluklu bu adadan Atina’ya göç edenlerin yerleştiği bu bölgede sokaklar Atina sokaklarından çok Santorini sokaklarını andırır. Ziyaret ettiğinizde sizi Atina’ya yakın küçük bir kasabaya günübirlik seyahat yapmış gibi hissettiren Anafiotika Mahallesinin en güzel yanı merkeze oldukça yakın olması. Atina’da iki günden fazla zaman geçirecekseniz bu sürenin 1-2 saatini mutlaka Anafiotika Mahallesine ayırmalısınız.

Geleneksel Yunan mutfağında neredeyse her öğünü geçirebilecek güzel bir yemek bulabilirsiniz. Deniz ürünleri, kahve ve kahvaltıyı bir kenara bıraksak bile Atina’da deneyebilecek onlarca sokak lezzeti bulabilirsiniz. Bunlardan belki de en ünlüsü Yunan kebabı olarak bilinen souvlakidir. Lavaşa sarılmış çöp şiş olarak özetleyebileceğimiz souvlaki genelde patates ile servis edilir ve üzerine limon sıkarak yenir. Gezileriniz arasında bir restoranda duraklayıp ya da elinize alıp gezerek tüketebileceğiniz bu sokak lezzetini mutlaka denemelisiniz.

Köklü bir tarihe sahip olan Atina’da gezilecek yerlerin birçoğu önemli tarihi yapılardan oluşuyor. Ancak bize göre şehrin modern mimarisinin başarılı bir örneği olan Stavros Niachros Kültür Merkezi de Atina’daki birçok tarihi yapı kadar önemli. Burayı ziyaret ederek aynı zamanda Atina yerlilerinin günlük yaşantısına da tanıklık edebilirsiniz.

Atina’da onlarca güzel plaj varken neden havuza gideyim ki diye düşünebilirsiniz. Ancak Atina’da gece de hizmet veren otel havuzlarından birkaçını görünce ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Akropolis’in eşsiz manzarası ve ışıkları eşliğinde havuza girmek Atina’da deneyimleyebileceğiniz en farklı şeylerden biri olacak.

Yunan kültüründe müzik ve dans önemli bir yer kaplar. Yalnızca Yunan müzik aletlerini görmek bile size Yunanistan tarihi ve kültürü hakkında yeterli bilgiyi sağlayacaktır. Eğer müziğe ilgiliyseniz, Yunan müzik kültürü için önemli 600 müzik aletinin sergilendiği bu müzeyi ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

Atina’daki en eski kilise olma özelliği taşıyan Kapnikarea Kilisesi bir Yunan ortodoks kilisesidir. Yaklaşık 1050 yılında inşa edildiği tahmin edilen bu kilise Plaka bölgesinde bulunur.

Bilirsiniz bir şehri tanımanın en iyi yolu o şehri yürüyerek gezmektir derler. Atina’daki yüzlerce görülecek yerin tamamına yürümek imkansız olabilir. Ancak bu şehirde harika yürüyüş rotaları bulabilirsiniz. Bu rotalardan en çok tavsiye edileni Lycabettus tepesi and Parnitha dağına tırmanan yürüyüş turlarıdır. Bu turlardan birine katılarak hem muhteşem bir Atina manzarası görebilir, hem de şehir tarihine dair daha çok bilgi edinebilirsiniz.

Dünyanın birçok yerinde frappe çeşit çeşit şurup, tatlandırıcı ya da krema ile servis edilir. Yunanistan’da ise durum bundan biraz farklıdır. Kahveyi günlük rutinlerinin önemli bir yerinde tutan Yunanlar genellikle sert kahveleri sever. Yunanistan’da servis edilen frappe bu yüzden sadece köpüklü ve buzlu kahvedir diyebiliriz. Dilerseniz sipariş esnasında söyleyerek şeker ve süt ekletebileceğiniz bu Yunan usulü soğuk kahveyi mutlaka denemelisiniz.

Bilindiği üzere Atina felsefenin doğduğu yerdir. Sokrates’ten Aristotales’e sayısız önemli filozof bu topraklarda yaşamış ve felsefenin tohumlarını atmıştır. Atina’yı antik çağlarda olduğu haliyle deneyimlemek, özgürlükten Platon felsefesine birçok konuda sohbet etmek için Academia Hotel’de her perşembe akşamı yedide düzenlenen sohbetlere katılabilirsiniz. Bu buluşmalar bir felsefe profesörü olan Yannis Vogiatzis tarafından düzenlenir.

Yunan mutfağı ve Türk mutfağı lezzetleri çok benzerdir. Boutgasa’yı ilk gördüğünüzde Türkiye mutfağındaki börekle aynı olduğunu düşünecekseniz. Ancak pişirme tekniği sebebiyle tadı börekten farklı olan boutgasaların özellikle kremalı olanını yerseniz ne kadar farklı bir lezzet olduğunu anlayacaksınız. Bir sabah kahvaltınızı boutgasa ile yapmaya karar verirseniz yanında çikolatalı süt içmeyi unutmayın.

Filipappos Tepesine çıkmadan önceki geniş sokak olan Dionysiou Areopagitou Sokağı, Atina’daki en geniş ve yeşil sokaklardan biridir. Güzel bir Akropolis manzarası da sunan bu sokakta hediyelik eşya alışverişi yapabilir ya da bir kafede şehrin tadını çıkarabilirsiniz.