Akropolis ve Partenon görülmeden bitirilen bir Atina gezisi her zaman yarım sayılacaktır. Kişinin geçmiş deneyimlerinden bağımsız olarak, bu bölgeleri ziyaret eden herkes Antik Yunan’dan kalan bu mirasların büyüsüne kapılmıştır. Bir gözetmen edasıyla Atina’nın en yüksek tepelerinden biri üzerinde yükselen Akropolis, Antik çağın ihtişam ve kültürünü yansıtma görevini tek başına bile üstlenebilir.

“Akropolis” Kelimesi Ne Anlama Gelir?

Akropolis, Antik çağlarda bir şehrin en yüksek noktasına işaret eder. Bu en yüksek noktaya ihtişamlı bir yapı inşa etme geleneğinin kökleri Antik Yunan’a dayanmaktadır. Bu anlamda Akropolis aynı amaçla inşa edilen yapıların ilk örneklerindendir. Benzer şekilde Argos ve Thebes gibi birçok tanınmış antik Yunan şehir devletinin de kendi hükümetleri olduğu için kendi Akropolleri vardı.

“Akropolis” kelimesi aslen kenar anlamına gelen “akro”, ve şehir anlamına gelen “polis” kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiştir.

Nereleri Görmeli?

Partenon

Birçok turist ilk başta Partenon Tapınağı ve Akropolis’i karıştırır. Aslında Partenon ve Akropolis birbirinden farklıdır. Partenon şehrin ana tanrısı ve adaşı olan Tanrıça Athena adına inşa edilmiş bir tapınaktır. Uyumlu optik illüzyondaki 136 sütunu ile Dor geleneğinin mükemmel bir örneğidir. İnşaatı bir asırdan uzun süren bu tapınak, bu süreden yüzlerce kat uzun yıllar boyunca ayakta kalmayı başarmıştır. Yaklaşık 900 yıl tapınak olarak hizmet verdikten sonra kiliseye dönüştürüldü ve dokuz buçuk asır daha bu amaçla kullanıldı. Osmanlı fethinden sonra 1456 yılında camiye çevrilmiş ve 17.yüzyıl Türk-Venedik savaşı sırasında topla vurulana kadar bu amaçla kullanılmıştır. Tapınağın içinde yer alan altın ve fildişinden yapılmış 40 fit uzunluğundaki tanrıça Athena heykeli de ne yazık ki savaş sırasında kaybedilenler arasındadır.

Herodes Atticus’un Odeonu

Akropolis’in biletle gezilen ilk yerlerinden biri Herodes Atticus Odeonu’dur. Milattan sonra 161’de inşa edilen bu antik tiyatro mimarı Herodes Atticus’un adını taşıyor. Aslında Herodes Atticus’un bu tiyatroyu eşi Regilla anısına tasarladığı söylenir. Eğer Atina’yı yaz sezonunda ziyaret ederseniz festivaller sırasında canlı açık tiyatro performanslarına denk gelebilirsiniz.

Dionysos Tiyatrosu

Tiyatro, Akropolis Müzesinin yakınında, tepenin güneybatı tarafında Akropolis’in altında yer alır. Şarap ve tiyatro tanrısı Dionysos’a adanmış dünyadaki ilk tiyatro olarak bilinir. Bu tiyatronun tarihsel açıdan taşıdığı bir diğer önem ise ünlü tragedya yazarları Sophocles ve Euripides’in oyunlarının ilk sergilendiği tiyatrolardan biri olmasıdır.

Akropolis Müzesi

Akropolis Tepesinin altında, siteye yaklaşık 300 metre uzaklıkta, metro istasyonunun yanında 2009 yapımı bir müze bulunmaktadır. Akropolis Müzesi çağdaş mimarinin gösterişli bir örneğidir. Buradaki kapsamlı galeride yaklaşık 4000 eşsiz sanat eseri sergilenmektedir. Zaman dilimi Arkaik Dönem’den başlayarak Klasik Dönem’e kadar uzanan eserlerin çoğu günümüzde hala devam eden arkeolojik kazılar sonucu bulunmuştur. Akropolis Müzesinin ayrı bir giriş ücreti bulunur.

Agrippa Anıtı

Propylaia’ya giderken Beulé Kapısı’ndan geçen ziyaretçiler Agrippa Anıtı ile tanışır. Bu uzun, dikdörtgen ve iki renkli mermer podyumun; milattan önce 2. yüzyılda Atinalı bir hayırsever ya da komşu ülke Bergama’nın Kralı adına inşa edildiği rivayet edilir. Anıtın kendisi, Augustus’un damadı ve aynı zamanda önde gelen bir hizmetkarı olan general Marcus Agrippa’dan sonra bilinmeye başladı. Bu yüzden MÖ 27’de, dört atlı arabasının bronz bir heykel görünümündeki temsili tabana monte edildi.

Propylaia

İhtişamından anlaşıldığı üzere burası Antik şehir Akropolis’in ana giriş kapısı. Yükseklik ve genişliği kademeli olarak artan mermer basamaklar, etkileyici beş ayrıma yol açar. Yapının doğu ve batı yanları, dor sütunu da dahil olmak üzere çeşitli revaklarla süslenmiştir.

Erechtheion

Eski Athena Polias Tapınağı yakınında yer alan Erechtheion’da Kral Erechtheus’un ve Atina hanedanının kurucusu Kral Kekrops’un mezarı yer alır. Yakındaki Pandroseion kültünün yanı sıra, tanrılar Poseidon ve Athena’nın tapınakları da buraya yerleştirilmiştir. Tüm bu kutsal alanlar, sundurma üzerindeki altı yüceltici caryatid, ve sütun görevi gören fiziksel kadın biçimli yapıların içine yerleştirilmiş halde bulunur.

Athena Nike Tapınağı

19. yüzyıldan sonra iki kez restore edilen bu iyi korunmuş antik sunak, bilgelik ve savaş tanrıçası olarak bilinen Athena’naya adanmıştır. Kuzey ve güney taraflarıiyyonik sütunlarla desteklenen bu tapınağın süslü kabartmalı platformu yakındaki müzede sergileniyor.

Kutsal Zeytin Ağacı ve Pandroseion

Erechtheion ve Eski Athena Polias Tapınağı kalıntıları arasında efsanevi zeytin ağacıyla Pandroseion yer alır. İlk Atina kralının kızı Pandrosos, aynı zamanda bir türbe bulunan bu yere adını verdi. Ocağın koruyucusu olan Herkeios lakaplı Zeus’un da alanda bir sığınağı vardır. Rivayete göre bölgede bulunan zeytin ağacı Perslere karşı kazanılan zaferden sonra bu yerde ortaya çıktı. Bu nedenle Tanrıça Athena’nın bir lütfu olarak algılanarak şehrin hayatta kalmasının sembolü haline geldi.

Faydalı Bilgiler

  • Eğer Atina’yı yaz aylarında ziyaret ediyorsanız bir şişe su ve güneş kremini yanınızdan ayırmayın.
  • Rahat ayakkabılar, hava aldıran kıyafet ve bir şapka giymeniz de Atina’yı yaz mevsimi gezecek turistler için önerilir.
  • Kalabalıktan kaçmak için Akropolis’i sabah erken saatlerde ya da akşamüstü ziyaret edin.
  • Bölgeye tek girişlik bilet için yetişkin kişiler yazın 20, kışın 10 Euro öder.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here